Kendinizi diğerleriyle kıyaslayınca hep yetersiz mi buluyorsunuz? Bulunduğunuz yeri, kazandığınız başarıları aslında hak etmiyormuşsunuz gibi mi hissediyorsunuz? Hatta bugüne dek herkesi kandırmış ol
Benim yapabildiğim, yaptığımı umduğum, son soluğuma değin yapacağım –ki önümde uzun bir zaman yok, biliyorum– bu birtakım şeylerin yaklaşmakta olduğu duygusunu yaşamak ve yaşatmak. Her zaman felaketl
Bedros, ana kızı başbaşa bırakıp güneş batışını yakaladı hayalinde köprüaltında. Minarelerin kubbelerin ardı, mor kırmızı bulutlara boyanmıştı. Bir “yakalı” kondu masasına. Bedros bardağı yarılayaca
“Benim yapabildiğim, yaptığımı umduğum, son soluğuma değin yapacağım –ki önümde uzun bir zaman yok, biliyorum– bu birtakım şeylerin yaklaşmakta olduğu duygusunu yaşamak ve yaşatmak. Her zaman felaket
Abidin Dino, Güzin Dino’ya yazdığı bir mektupta, “Can, sensiz her şey renksiz,” diyordu. Abidin’in bu aşk seslenişi, bu kitaba adını verdi. Sensiz Her Şey Renksiz, birbirini seven, birbirine âşık iki
“Abidin, gençlik yıllarında,” arada bir Tophane’deki esrar tekkelerine uğradığını, o yöredeki yosmalarla, esrarkeşlerle, toplumun lümpen tabakasıyla ‘tanıştığını’ anlatırdı. O günlerden kalan birçok
Abidin Dino, tüm yaşamı boyunca, Anadolu topraklarında boy atmış ozanlara, mimarlara, âşıklara derin bir ilgi duymuştu. Ama Anadolu’nun iki dehası vardı ki, onlara tutkusu bambaşkaydı. Biri Yunus Em