Gelişmenin zaman diziniyle bir ilgisi varmış gibi, yaşadığımız zamanın olumsuzluklarına nedense her defasında şaşar dururuz; 21. yüzyılın, 20.’sinden daha iyi olması gerekirmiş gibi, ya da 19. yüzyıl
Edep Ya Hû, tarihimizin gizemli, şaşırtıcı, rengârenk sayfalarından yola çıkılarak kurgulanmış, zengin hayal gücüyle yazılmış bir roman. Her satırı sonsuz bir merakla okunan Edep Ya Hû’nun kahramanı,
‘‘Neye kızdığımı tam olarak bilemiyordum. Öfkeliydim, çünkü annem kendini onun yüzünden öldürmüştü. Öfkeliydim, çünkü ailemiz dağılmıştı. Öfkeliydim, çünkü bizi yalnız bıraktığı için anneme yönelteme
Akdeniz’in ortasında, Sicilya Adası’na bağlı ıssız bir deniz feneri: San Lorenzo. Dış dünyayla bağlantı kurmadan bu kayalık adacıkta haftalar, hatta aylar geçiren bir gönüllü sürgün: fenerin bekçisi
Bütün yazı rüzgârdan uçuşan tül perdeler, saten çarşaflar ve kuştüyü yastıklar arasında geçirdiler. Buse’nin uyumasını zar zor bekliyorlar, yatmasıyla birlikte aceleleri varmış ya da bir yerden emi
XLI. Beni izleyin.
XLII. Dünyayı kendimizden sakınarak namusumuzu kurtarmanın şanlı yürüyüşünü birlikte başlatalım. Gel.
XLIII. Utançtan bin kez ölmek yerine bir kez adam gibi ölmek için gel. Yüce Ta
Buca Forbes Caddesi’ndeki Güneş Apartmanı’nda büyük bir katliam yaşanır. Katil bütün katları dolaşmış, o sırada evlerinde olan altı kadını öldürmüştür. Polisin bütün çabalarına rağmen cinayetler çöz
Mehmet Anıl’ın yeni romanı Bitik, Adem, Mine, Mümtaz ve Çağdaş adlı dört kahramanın çevresinde dönüyor. Adem, bir fabrikanın sahibidir. Karısı Mine pek çok açıdan az bulunur bir eştir. Ancak Adem içi