“Bazı insanlar, düşüncelerinde ne sığ ne de kolay olan bir dinginliğin sırrını bulmuşlardır. Gide’in sırrıysa, bütün şüphelerinin ortasında, insan olmanın gururunu hiç kaybetmemesinde saklıdır.”
Battığımız Bataklar, acının farklı yüzlerini, hiçbir filtreden geçirmeden, saklamadan, olabildiğince somut halleriyle karşımıza çıkaran, cesur bir ilk kitap.
Küçüklüklerinde kedi-kolonya gibiydiler. Birbirlerinden hoşlanmazlardı. Zaten benzemezlerdi de. Ağabey daima aklı başında, yalnız, sessiz; küçük kardeş zirzop, delidolu, şenlikli...
Toz duman çökünce hayat yeniden dönmeye başlıyor orta yerde. Tüm yaralara aynı ilgiyi göstermeye çalışarak, çırpınarak, aceleyle. Bazen acıları dindirmeyi başarabiliyor. Ama arada sırada...
Jane Austen’ın daha önce Aşk ve Gurur adıyla yayımladığımız Gurur ve Önyargı romanı edebiyat tarihinin ilk büyük kült eseri olarak kabul edilir. İlk kez 1813’te yayımlanan ve
“Haçdağı köyünde bir gece jandarma karakolu basıldıktan sonra civardaki bütün köylüler ikindi olur olmaz kapılarını kapamayı itiyat edinmişlerdi. Halbuki henüz kış değildi ve Akviran tepelerine soğuk
Görünmeyen, yayımlandığı dönemde dünya eleştirmenlerinin değerlendirmesinde yılın en iyi kitapları arasına alınmakla kalmadı, yazarın en önemli romanı olarak da tanımlandı. Paul Auster bu romanında g
“İnsan olmak, gerçek insan, etiyle kemiğiyle insan olmak bile ağır gelir bize. Utanırız bundan, insan olmayı yüz karası sayarız, benzeri olmayan toplumsal birtakım insanlar olmak için çabalarız. Ölü