Masaya doğru eğildiler, biri parmağıyla önümdeki küçük haritada fenerin olduğu noktaya bastırdı ve şöyle dedi: “Yalnız küçük bir sorun var, kalacağınız zaman boyunca hava şartları nedeniyle hatlarda
Hayattaki sayısız tesadüften biri. Önemsiz denebilir. Bir kadın ve bir erkek. İkisi de yalnız, yazı bekleyen bir kıyı kasabasının boş pansiyonunda karşılaşıyorlar. Adam yakındaki adaları gezmiş, yazm
Nerede kalmıştım, dedi anlatıcı. Bir yudum su içti ve devam etti: Ne önemi var. Sonsuza dek şemalar çizebiliriz. İç içe geçen mahallelerden, üst üste binen evlerden oluşan bir şehir gibi; tanrılar ve
Bir Çift Ayak, edebiyat okurlarının Yalnızlığın 17 Türü, Rüya Arızaları, Dünyayı Seyretmek İçin Bir Yer ve Ormanda Kaybolmak kitaplarıyla tanıdığı Ertuğ Uçar’ın ilk uzun anlatısı. Ertuğ Uçar deniz fe
Burada, bu tepede yeni bir not defterine başlamam isabet oldu. Yeni çevre, yeni fikirler, yeni bir başlangıç. Temiz hava.
Ötede buz mavisi dağların yükseldiği ücra bir tepede, puslu ormanlar arasınd
18. yüzyıl sona ererken iki genç Alman birbirinden habersiz aynı hayali kurar: Bilimin ışığında dünyayı ölçmenin peşindedirler. Coğrafyacı Alexander von Humboldt bu uğurda Güney Amerika’nın balta gir
Ertuğ Uçar, kendi yazma serüveninin geçmişini kurcalıyor bu kitapta. Deniz fenerlerine duyduğu çocukça bir ilgiyle başlıyor her şey. Sonrası ise yazarın kendisi için bile beklenmedik şekilde gelişiyo
Anlık bir dikkatsizlik, apansız bir tesadüf, yanlış bir adım – fatum mu yoksa fortuna mıdır bu: Kader mi ağlarını örmüştür, talih mi küsmüştür? İnsan özgür değil midir?
F’nin bütün meselesi bu.
Eko