Mevsimlerin değiştiği, denizlerin dibe yüzdüğü, göçlerin tersine çevrildiği bir zaman... Dünyanın dört bir yanı yaşamasızlığın hükmü altına girmiş, yapay varlıklar çoğalırken her köşeye değişmeyen öl
Her şey şu ya da bu ansiklopedide yazılıyken, yazılmışı yinelemeyi bir savurganlık olarak görmekteydi. Başvurulacak kitapları tek bir türe, ansiklopedilere indirgemiş olması da savurganlığa karşı bir
“Her şeye büyük bir merak besliyordu. Gökyüzünü, açık denizi, karşı adayı, rüzgârın uyuduğu yeri ve daha çok şeyi... bilmek değil hissetmek istiyordu. Varlıktan çok yokluktu merak ettiği, hiçlik; tıp
“Aklında ne var Hagrin?”
“Bir ağaç.”
“Sözünü ettiğin bu ağaç nasıl bir ağaç?”
“Sözü edilemeyecek bir ağaç Moy. Dinle, yaklaştığımızı duyuyor musun?”
“Şimdi kulağıma bir şey çalındı ama sen söyle
Bedros, ana kızı başbaşa bırakıp güneş batışını yakaladı hayalinde köprüaltında. Minarelerin kubbelerin ardı, mor kırmızı bulutlara boyanmıştı. Bir “yakalı” kondu masasına. Bedros bardağı yarılayaca